SahraForumDizini
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
SahraForumDizini

Genel Forum Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
Sayfayı FaceBook'ta Paylaş

 

 Osmanlı Padişahları (Biyografi)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptySalı 19 Tem. - 22:27:56


Osman Gazi (1299 - 1326)

Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan
Osman Gazi, 1258'de, Sögüt'te doğdu. Babası Ertugrul Gazi, Annesi Hayme
Hatun'dur. Osman Gazi, uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela
gözlü ve kalın kaslıydı. Omuzları arası oldukça geniş, vücudunun belden
yukarı kısmı, aşağı kısmına oranla daha uzundu. Başına kırmızı çuhadan
yapılmış Çagatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış elbiseleri
geniş yenliydi.

Osman Gazi değerli bir devlet
adamıydı. Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adalet sahibiydi. Fakirlere
yedirip, onları giydirmeyi çok severdi. Üzerindeki elbiseye kim biraz
dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hediye ederdi. Her ikindi vakti,
evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi.


Osman Gazi, 1281 yılında Sögüt'te,
Kayı Boyu'nun yönetimine geçtiginde henüz 23 yaşındaydı. Ata binmekte,
kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin ileri
gelenlerinden, Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten
ileride Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu.


Sögüt'te temelleri atılan, altı
yüzyıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm sürecek olan Osmanlı
Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris (goutte)
hastalığından öldü.

Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey
Kız çocukları: Fatma Hatun


Orhan Gazi (1326 - 1359)

Orhan Gazi, 1281 yılında doğdu.
Babası Osman Gazi, annesi Kayı aşiretinin ileri gelenlerinden Ömer
Bey'in kızı Mal Hatundu. Orhan Gazi, sari sakallı, uzunca boylu, mavi
gözlüydü. Yumuşak huylu, merhametli, fakir halki seven, ûlemaya
hürmetli, dindar, adalet sahibi, hesabını bilen ve hiçbir zaman telaşa
kapılmayan, halka kendisini sevdirmiş bir beydi. Sık sık halkın arasına
karışır, onları ziyaret etmekten çok hoslanırdı.


Orhan Gazi, Babası Osman Gazi'nin
1326'da vefatıüzerine beyliğin başına geçti. Orhan Gazi, 1346'da Bizans
Imparatoru VI. Yoannis Kantakuzenos'un kızı Teodora ile evlendi. Ayrıca,
Yarhisar Tekfur'unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla evlendirilirken,
düğün basılıp Holofira esir alındı ve Orhan Gazi ile evlendirildi.
Müslüman olduktan sonra adı Nilüfer Hatun olarak değiştirildi; bu
evlilikten, ileride Osmanlı Devleti'nin üçüncü hükümdarı olacak Murad
Hüdavendigâr doğdu.

Erkekçocukları: Süleyman Pasa, Murad Hüdavendigâr, Ibrahim, Halil, Kasim
Kızçocukları: Fatma Hatun

I. Murad (1359 - 1389)

Sultan Birinci Murad, 1326'da,
Bursa'da doğdu. Babası Orhan Gazi, annesi Bizans tekfurlarından Yar
Hisar Tekfuru'nun kızı olan Nilüfer Hatun'dur (Holofira). Sultan Birinci
Murad, uzun boylu, degirmi yüzlü ve iri burunluydu. Kalın ve adaleli
bir vücuda sahipti.


Başına mevlevî sikkesi üzerine
destar sarılı bir başlık giyerdi. Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli
beyaz elbiseden hoşlanırdı. İlk eğitimini, annesi Nilüfer Hatun'dan
aldı. Daha sonra tahsilini tamamlamak için Bursa'ya gitti. Buradaki
Medreselerde ilim ve sanat adamları ile beraber çalıştı.

Sultan Birinci Murad, gayet nazik,
sevimli ve çok halim selim bir insandi. Âlim ve sanatkârlara hürmet
gösterir, fakirlere ve kimsesizlere sefkatli davranirdi. Dahî bir asker
ve devlet adamiydi. "Dervis Gazilerin, Seyhlerinin, Krali Murad Gazi"
diye anilan Sultan Birinci Murad, bütün hayati boyunca plânli ve
programli hareket etti.


Sultan Birinci Murad, Bizans
Kilisesi'ne göre bir kâfir ve İsa düşmanı olarak görülse de, fethettiği
yerlerde yaşayan Hristiyan halka iyi davrandığı için onların sevgisini
kazanmıştı. 1382 yılından itibaren "Murad Hüdavendigâr" diye anılan
Sultan Birinci Murad, Birinci Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını
gezerken, Sırp Asilzâdesi Milos Obraviç (Sırp Kralı Lazar'ın damadı)
tarafından hançerlenerek şehit oldu (1389).

Erkekçocukları: Yakub Çelebi, Yıldırım Bayezid, Savcı Bey ve İbrahim
Kızçocukları: Nefise ve Sultan Hatun

I. Bayezid - Yıldırım Bayezid (1389 - 1402)


Yıldırım Bayezid 1360 yılında
Edirne'de doğdu. Babası Murad Hüdavendigâr, annesi Gülçiçek Hatundur.
Yıldırım Bayezid yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, elâ gözlü,
kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu. Girdiği savaşlarda
gösterdiği cesaretten ve hızlı hareket etmesinden dolayı ona 'Yıldırım'
lakabı takılmıştı.


Çocukluğunu Bursa Sarayı'nda
kardeşleriyle birlikte geçirdi. İyi bir eğitim gördü. Devrin en büyük
âlimlerinden dersler aldı. Gençliğinde Kütahya sancağında valilik yaptı.
Sultan Murad Hüdavendigâr'in vasiyeti gereği 1389 yılında padişahlığa
getirildi. Tahta çıktığında 29 yaşındaydı.


Sirbistan'ın başında, Kosova
savaşında ölen Kral Lazar'ın oğlu Stefan Lazareviç vardı. Barış
antlaşması için geldiği Edirne'de Kız kardeşi Maria'yi Bayezid'e verdi.
Bu evlenme sayesinde Osmanlı-Sırp dostluğu kuruldu. Yıldırım Bayezid
Timur'la yaptığı Ankara Savaşı'nda yenildi ve esir düştü. 13 yıl süren
saltanatı sonunda esaretinin başlamasından 7 ay 12 gün sonra vefat etti.


Yıldırım Bayezid şiirlerinde "Yıldırım" mahlasını kullanırdı:
“Ehl-i hicran fitne-i agyar
Ortada bir bahanedir sandim.”
Erkekçocukları: Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertugrul Çelebi, Kasım Çelebi
Kızçocukları: Fatma Sultan

I. Mehmed (1413 - 1421)

Sultan Çelebi Mehmed , 1389 yılında
Edirne'de doğdu. Babası Yıldırım Bayezid, annesi de
Germiyanogulları'ndan Devlet Hatun'dur. Orta boylu, yuvarlak yüzlü,
beyaz tenli, kırmızı yanakli ve geniş gögüslüydü. Kuvvetli bir vücuda
sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay
kirişlerini bile çekebilirdi. Padişahligi süresince bizzat yirmi dört
savaşa katilan Çelebi Mehmed, bu savaslarda kirka yakin yara aldi.
Basinda kullanmis oldugu sarik, altin islemeli kavugu ile gayet güzel
görünürdü. İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan giyinirdi.


Sultan Çelebi Mehmed müslümanlara
karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda hristiyan topluluklara
karşı da gösterdi. İyi bir idareci ve politikacıydı. Tahsilini Bursa
Sarayı'nda tamamladı. Daha sonra Babası tarafından Amasya
sancakbeyliğine tayin edildi ve bu sırada devlet işlerini öğrendi.


Fetret Devri'nden sonra Anadolu'daki
beylikleri tekrar bir araya toplamayı başaran Sultan Çelebi Mehmed'e
Osmanlı Devleti'nin ikinci kurucusu gözüyle de bakılabilir.


Sultan Çelebi Mehmed 26 Mayıs 1421
de Edirne'de vefat etti. Ölüm haberi gizlendi. Osmanlı Padişahları
arasında ölümü gizlenen ilk Padişah o oldu. Cenazesi Bursa'ya

getirilerek Yeşil Türbe'ye defnedildi.
Erkekçocukları: Mustafa Çelebi, İkinci Murad, Ahmed, Yusuf, Mahmud.
Kızçocukları: Fatma ve Selçuk Hatun.

kaynak : TTK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptySalı 19 Tem. - 22:32:03


II. Murad (1421 - 1451)

Sultan İkinci Murad 1402 yılında
doğdu. Babası Çelebi Mehmed, annesi Dulkadirogullari'ndan Süli Bey'in
kızı Emine Hatun'dur. Uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve güzel
yüzlü bir Padişahtı. Çok güzel konuşurdu. Kendisinin en büyük mutluluğu,
Fatih Sultan Mehmed gibi eşine az rastlanacak bir insanın Babası
olmaktı.


Sultan İkinci Murad, sakin ve
huzurlu bir hayat yaşamayi arzu eden, fakat gerektiği takdirde çok
hareketli, cesur ve hiçbir seyden yılmayan bir kişiliğe sahipti.
Avrupalılar, Onun, istediği takdirde bütün Avrupa'yı fethedebilecek bir
kimse olduğunu kabul etmişlerdir. Otuz yıllık saltanatı süresince,
ülkesini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan
herkesin sevgisini kazandı. Dindar, âdil ve lütufkâr bir Padişahtı.
Çocukluğu Amasya'da geçen Sultan İkinci Murad, tahta çıktığında on dokuz
yaşındaydı.

Erkekçocukları: Fatih Sultan Mehmed, Ahmed, Alâeddin, Orhan, Hasan, Ahmed
Kızçocukları: Şehzade ve Fatma Hatun.

Fatih Sultan Mehmed (1451 - 1481)

Fatih Sultan Mehmed, 29 Mart
1432'de, Edirne'de doğdu. Babası Sultan İkinci Murad, annesi Humâ
Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık
burunlu, adaleli ve kuvvetli bir yapıya sahipti. Devrinin en büyük
âlimlerinden çok iyi eğitim görmüştü; yedi yabancı dil bildiği söylenir.
Âlim, şâir ve sanatkârlari sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten
çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır
ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih
Sultan Mehmed'in en çok deger verdigi âlimlerden biridir. Fatih Sultan
Mehmed, gayet sogukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir komutan ve idareciydi.
Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey
söylemezdi.


Fatih Sultan Mehmed, okumayı çok
severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmiş olan felsefî eserler okurdu. 1466
yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadakı adları
Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe
mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı. Bilime
büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed, yabancıülkelerdeki büyük
bilginleri İstanbul'a getirtti. Nitekim Astronomi bilgini Ali Kusçu,
kendi döneminde İstanbul'a geldi. Ünlü ressam Bellini'yi de İstanbul'a
davet ederek kendi resmini yaptırdı.


Fatih Sultan Mehmed, 1481 yılına
kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat yirmi beş sefere katıldı. Azim ve
irade sahibiydi. Temkinli ve verdigi kararları kesinlikle uygulayan bir
kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaşlarda çok cesur
olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik
ederdi.

20 yaşında Osmanlı Padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul'u
fethedip 1100 yıllık Dogu Roma İmparatorlugu'nu ortadan kaldırarak Fatih
ünvanını aldı. Hz. Muhammed'in hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un
fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan
Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul
ettirmiş bir Türk hükümdarıydı. Ortaçag'ı kapatıp, yeniçag'ı açan Cihan
hükümdarı Fatih Sultan Mehmed, nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481
günü, Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih
Türbesi'ne defnedildi. O'nun Roma'yı fethedeceği düşüncesiyle
zehirlendiği de kaynaklarda yer almaktadır.


II. Bayezid (1481 - 1512)

Sultan İkinci Bayezid, 3
Aralik 1448'de, Dimetoka'da doğdu. Babası Fatih Sultan Mehmed, annesi
Mükrime Hatun adında bir Türk kızıdır. Uzun boylu, geniş gögüslü ve
kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elâydı. Cesur ve
atılgandı.


Aynı zamanda çok hâlim-selim,
dindar, hosgörülü bir Padişahtı. Babası Fatih Sultan Mehmed ilme ilgi
duyduğu için, oğlu Şehzade Bayezid'e iyi bir egitim verdi. O'na devrin
en meşhur âlimlerinden ders okutturdu, bütün İslâm ilimlerini en iyi
şekilde öğrenmesini sağladı.


Sultan Ikinci Bayezıd, yedi yaşında
iken, Hadim Ali Paşa nezaretinde Amasya valiliğine tayin edildi. Amasya,
Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi.
Padişah olacak şehzadelerin yetişmesi için, bu vilayette bütün imkânlar
vardı.


Sultan İkinci Bayezid, dindar bir
kimse olduğu için kendisine Bayezid-i Velî denildi. Sultan İkinci
Bayezid, şairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi. Merhametli bir
Padişah olan Sultan İkinci Bayezid, sık sık fakirlere sadaka dağıtırdı.


Arapça ve Farsça'yı gayet iyi
biliyordu. Çagatay lehçesi ve Uygur alfabesini de ögrendi. Islâm
ilimlerinin yanı sıra, matematik ve felsefe tahsili de yaptı. 24 Nisan
1512'de Padişahlıktan ayrılmak zorunda kalan Sultan İkinci Bayezid, bir
ay kadar daha yaşadı ve 26 Mayıs 1512'de vefat etti.

Erkekçocukları: Mahmud, Ahmed, Sehinsah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed, Korkud, Abdullah, Âlimsah
Kızçocukları: Aynisah, Gevher, Mülük Sultan, Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun.

Yavuz Sultan Selim (1512 - 1520)

Yavuz Sultan Selim, 10 Ekim 1470'de
doğdu. Babası Sultan İkinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur. Gülbahar
Hatun, Dulkadirogullari Beyligi'ndendir. Yavuz Sultan Selim, uzun
boylu, geniş omuzlu, kalın kemikli, Omuzlarının arası geniş, yuvarlak
başlı, kırmızı yüzlü, uzun bıyıklı ve yiğit bir Padişahti. Sert tabiatli
ve cesurdu. Iyi bir egitim gördü.


Babası Sultan Ikinci Bayezid,
Padişah olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciliğini ögrenmesi
için, Şehzade Selim'i Trabzon Sancagı'na vali olarak tayin etti.


Şehzade Selim, Trabzon'da devlet
işlerinin yanında, ilimle uğraşır ve büyük âlim Mevlâna Abdülhalim
Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u çok güzel idare eden
Şehzade Selim'in bu arada komşu devletlerle de ilgilendi.

Valiligi sırasında Trabzon halkını
rahat bırakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yaptı. En önemlisi olan
Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri
fethederek Osmanlı topraklarına kattı (1508). Buralarda yaşayan
Gürcülerin hepsi müslüman oldular.


Çok güzel ata biner, devrin en
meşhur silahşörlerini alt edecek kadar iyi kılıç kullanırdı. Güreşmekte,
ok atmada ve yay çekmede ustaydı. Savaştan hoşlanmakla beraber çok ince
bir ruha da sahipti. Mütevazi bir kişiligi olan Yavuz Sultan Selim, her
öğün yemekte tek çeşit yemek yerdi ve agaçtan tabaklar kullanırdı.


Gösterişten hoşlanmaz, devlet malını
israf etmezdi. Babasından devraldığı tatminkâr hazineyi agzına kadar
doldurdu. Hazinenin kapısını mühürledikten sonra, şöyle vasiyet etti:


"Benim altınla doldurduğum hazineyi,
torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi
halde Hazine-i Hümayûn benim mührümle mühürlensin".


Bu vasiyet tutuldu. O tarihten sonra
gelen Padişahların hiçbiri hazineyi dolduramadığından, hazinenin kapısı
daima Yavuz'un mührüyle mühürlendi.

Yavuz Sultan Selim, ataları hep
sakal uzattıkları halde sakalını keserdi. Bunun sebebini soranlara
"Sakalımı ele vermemek için kesiyorum" dedigi rivayet edilir. 22 Eylül
1520'de, "Aslan Pençesi" denilen bir çıban yüzünden henüz elli yaşında
iken vefat etti.


Hayatının son dakikalarında Yasin-i
Şerif okuyordu. Kanûnî Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde Babasının cenaze
namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye
defnettirdi. Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i, sekiz yıla ****en yıllık
iş sığdırmış büyük bir Padişah olarak değerlendirdiler.


Erkekçocukları: Kanuni Sultan Süleyman
Kızçocukları: Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa Sultan, Sah Sultan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptySalı 19 Tem. - 22:32:27


Kanunî Sultan Süleyman (1520 - 1566)

Kanûnî Sultan Süleyman, 27 Nisan
1495 Pazartesi günü, Trabzon'da doğdu. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi
Hafsa Hatun'dur. Hafsa Hatun Türk ya da Çerkezdir. Kanûnî Sultan
Süleyman, yuvarlak yüzlü, elâ gözlü, geniş alınlı, uzun boylu ve seyrek
sakallıydı.

Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk noktasına
ulastığı bir devir olmuştur. Babası Yavuz Sultan Selim, onu küçük
yaşlardan itibaren çok titiz bir şekilde yetiştirmeye basladı. Benzeri
görülmemiş bir terbiye ve tahsil gördü. İlk eğitimini annesinden ve
ninesi Gülbahar Hatun'dan (Yavuz Sultan Selim'in annesi) aldı. Yedi
yaşına gelince tahsil için İstanbul'a, dedesi Sultan İkinci Bayezid'in
yanına gönderildi. Şehzade Süleyman, burada KaraKızoglu Hayreddin Hızır
Efendi'den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alırken, savaş
teknikleri konusunda da öğrenim görüyordu. On beş yaşına kadar Babası
Yavuz Sultan Selim'in yanında kalan Şehzade Süleyman, kanunlar geregi
sancak istemesi üzerine, önce Sarkî Karahisar'a oradan da Bolu, kısa bir
süre sonra da Kefe sancakbeyliğine tayin edildi (1509).


Yavuz Sultan Selim'in, 1512 de tahta
geçmesi üzerine İstanbul'a çağırılan Şehzade Süleyman,Babasının
kardeşleriyle mücadeleleri sırasında İstanbul'da kalarak Babasına
vekâlet etti. Bu sırada Saruhan sancakbeyliğinde de bulundu. Babası
Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de, yirmibeş
yaşındayken Osmanlı tahtına geçti. Kendisinden başka erkek kardeşi
olmadığı için tahta geçişi kolay ve çatışmasız oldu. Çok ciddi ve
kendinden emin bir Padişah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim ve irade
sahibiydi. Yapacağı işlerde hiç acele etmez, gayet geniş düsünür ve
verdigi emirden asla geri dönmezdi. İş başına getireceği adamlara,
kabiliyet derecelerine göre görev verirdi. Sigetvar kusatmasını idare
ederken, 7 Eylül 1566 yılında yetmis bir yasinda vefat etti.


Kendisine "Kanûnî" denmesi, yeni
kanunlar icad etmesinden degil, mevcut kanunlari yazdırtıp çok sıkı bir
şekilde tatbik etmesinden dolayıdır. Kanûnî Sultan Süleyman, adaleti
seven bir Padişahtı. Mısır'dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup,
yaptırdığı araştırma sonunda halkın zulme ugradığını düşünmesi ve Mısır
Valisini değiştirmesi bunun açık kanıtıdır.


Kanûnî Sultan Süleyman, tahta
çıktığı sırada Osmanlı Devleti dünyanin en zengin ve en güçlü devleti
konumundaydı. Babasının ölümü ve kendisinin Padişah olması, "Arslan
öldü, yerine kuzu geçti" diye düşünen Avrupalıları sevindiriyordu. Ancak
Avrupalılar, çok geçmeden hayal kırıklığına ugradılar.

Büyük bir devlet adamı olan Kanûnî Sultan Süleyman aynı zamanda ünlü bir şairdi. Meşhur şiirlerinden birisi şudur:
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır,
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi".

Erkekçocukları: İkinci Selim, Bayezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa
Kızçocukları: Mihrimah Sultan, Raziye Sultan

II. Selim (1566 - 1574)

Sultan İkinci Selim, 28 Mayıs 1524'de, İstanbul'da doğdu. Babası Kanûnî Sultan Süleyman, annesi Hürrem Sultan'dır.

Hürrem Sultan, Slav kökenlidir. Sultan İkinci Selim, orta boylu, açık
alınlı, mavi gözlü, ince kaslı ve sarışındı. Şehzadeliğinde mükemmel bir
tahsil ve terbiye ile yetiştirildi. Devlet idaresini iyice ögrenmek
için de Anadolu'nun çesitli yerlerinde sancakbeyliği yaptı. Bu sırada
tahsiline devam ederek, ilim ve tecrübesini arttırdı.

Sarı Selim olarak da anılan İkinci
Selim, Kütahya sancakbeyi iken Babası Cihan Padişahı Kanûnî Sultan
Süleyman'ın ölüm haberi üzerine İstanbul'a gelerek 30 Eylül 1566 günü
kırk iki yaşında tahta geçti. Sarı Selim, daha önceki Osmanlı
Sultanlarına göre silik ve zayıf bir hükümdar olarak tanınır.

Babasının saltanatı sırasında diğer
kardeşleri Şehzade Bayezıd ve Şehzade Mustafa'nın bertaraf edilmesiyle
kolayca tahta geçen Sultan İkinci Selim, adını aldığı dedesi Yavuz
Sultan Selim ve Babası Kanûnî'ye göre oldukça silik bir idare
sergilemiştir. Devrin büyük devlet adamları sayesinde Osmanlı Devleti
ihtişamını sürdürmüş, Sokullu Mehmed Paşa gibi dirayetli ve tecrübeli
vezirler hükûmeti ayakta tutmuslardır. Sultan İkinci Selim'in kendisi
hiç sefere çıkmamış ve liyakatlı olmayan Ali Paşa'nın Kaptan-ı
Deryalığında İnebahtı faciası yaşanmıştır. Sekiz yıl Padişahlık
yaptıktan sonra 15 Aralık 1574 günü vefat etti. Ayasofya'ya defnedildi.
Sultan İkinci Selim İstanbul'da ölen ilk Osmanlı Padişahıdır.


Sultan İkinci Selim'in tahta çıktğıi
ilk yıllarda, bazı siyasî çekişmeler yaşandı. Sokullu Mehmed Paşa bu
çekişmelerden galip olarak ayrıldı ve on beş yıl sadrazamlık yaptı.
Sadrazamlık yaptığı bu dönemde devlet yönetimine ağırlığını koydu.


Sultan İkinci Selim, Babası Kanûnî
Sultan Süleyman'dan 14. 892.000 km2 olarak devraldığı devlet
topraklarını, oğlu Sultan Üçüncü Murad'a 15.162.000 km2 olarak
bırakmıştır.

İkinci Selim de şair hükümdarlardandı. Saheser beyitlerinden biri şudur:
"Biz bülbül-i muhrik-i dem-i sekvayi firaKız
Ateş kesilir geçse saba gülşenimizden"

Erkekçocukları: Üçüncü Murad, Abdullah, Osman, Mustafa, Süleyman, Mehmed, Cihangir.
Kızçocukları: Fatma Sultan, Sah Sultan, Gevherhan Sultan, Esma Sultan.


III. Murad (1574 - 1595)

Sultan Üçüncü Murad, 4 Temmuz 1546
günü, Manisa'nın Bozdağ yaylasında dünyaya geldi. Babası, Sultan İkinci
Selim, annesi Afife Nur Banu Sultan'dur. Annesi Venedikli'dir. Sultan
Üçüncü Murad orta boylu, degirmi yüzlü, kumral sakallı, elâ gözlü ve
beyaz tenli bir Padişahtı. Çok cömertti ve insanlara yardım etmeyi çok
severdi.


Merhametli bir kişilige sahip olan
Sultan Üçüncü Murad, Arapça ve Farsçayı çok iyi derecede öğrenmisti.
Babasının 1558 yılında, Manisa sancak beyiliğinden Karaman valiliğine
tayin edilmesi üzerine, dedesi Kanûnî Sultan Süleyman tarafindan
Alaşehir sancakbeyiliğine tayin edildi. Babası Sultan İkinci Selim,
Padişah olduktan sonra da tekrar Manisa sancakbeyiliğine atandı.


Şehzadeliği sırasında bulunduğu
Manisa'da devrin en değerli ulemâsından dersler aldı. Osmanlı
Padişahları içinde en âlim Padişahlardan birisidir. Babası Sultan İkinci
Selim'in vefatı üzerine Manisa'dan İstanbul'a gelerek, 22 Aralık 1574
tarihinde tahta geçti. Ancak o da Babası Sultan İkinci Selim gibi devlet
işlerine fazla müdahil olmadı. Bürokrasi ve hükûmet daha ziyade Sokullu
Mehmed Paşa tarafindan idare edildi. Bunda Sokullu'nun tecrübe ve
dirayeti ile Sultan Ikinci Murad'in idare tarzı büyük rol oynamıştır.


Sultan Üçüncü Murad, saltanatı
boyunca Istanbul'dan hiç çıkmadı ve saraydakı kadınların etkisinde
kaldı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti'nin bir devrini etkileyecek
olan kadınlar saltanati onun devrinde başladı. 29 yaşında çıktığı
tahtta yirmi yıl kalan Sultan Üçüncü Murad 16 Ocak 1595 tarihinde felç
geçirdi ve vefat etti. Ayasofya Camii'nin avlusuna defnedildi.

Sokullu Mehmed Pasa'nın ağırlığını
hissettirdigi III. Murad döneminde, Osmanlı toprakları en geniş
sınırlarına ulaştı. Babası İkinci Selim'den devraldığı 15. 162.151 km2
ülke toprağını, 19.902.000 km2'ye çıkardı. İngilizlerle de dostâne
iliskiler geliştirildi.


İlk Ingiliz daimî elçisi onun
zamanında gönderildi. Papa'nın Katolik Avrupa'da kurabileceği haçlı
ittifakına karşı Protestan Ingiltere ile ilişkiler geliştirildi. Daha
sonra bu ittifaka, Hollanda da dahil edildi. Devlet işlerini Sokullu'ya
devreden Sultan Üçüncü Murad zamanında sarayda kadınlar devlet işlerine
çokça karışmaya başladılar bu durum, Sokullu'nun ölümünden sonra daha da
artarak devam etti.


Erkekçocukları: Üçüncü Mehmed, Selim
Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Abdullah,
Hasan, Ahmed, Yakub, Alemsah, Yusuf, Hüseyin , Korkud, Ali, Ishak, Ömer,
Alaeddin, Davud.

Kızçocukları: Ayse Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Fahriye Sultan.

III. Mehmed (1595 - 1603)

Sultan Üçüncü Mehmed, 26 Mayıs
1566'da, Manisa'da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Murad, annesi Safiye
Sultan'dır. İsmini, Fatih Sultan Mehmed'e benzemesi için, büyük dedesi
Kanûnî Sultan Süleyman koydu. Orta boylu, kumral saçlı ve güzel
yüzlüydü. İyi bir ilim tahsili yaptı ve Tâcü't-Tevârih yazarı Hoca
Sadeddin Efendi'den dersler aldı. Sultan Üçüncü Mehmed, 1583'te Manisa
sancakbeyiliğine tayin edildi. 1595 yılının Ocak ayına kadar görev
yaptığı Manisa'dan, Babasının ölüm haberi üzerine hareket ederek, 27
Ocak 1595 tarihinde geldiği İstanbul'da, Osmanlı tahtına geçti.


Sultan Üçüncü Mehmed, annesini çok
sever, sayar ve dinlerdi. Bundan yararlanan annesi Safiye Sultan,
Osmanlı sarayında hâkimiyet kurdu. Bazı konularda Padişahı zorlayıp
istediğini yaptırıyor, bu da devlet işlerinde karışıklıklara sebep
oluyordu. Dindar olup, tasavvufa da son derece meraklıydı. Hz.
Muhammed'in ismi anılınca, saygısından derhal ayaga kalkardı. Üçüncü
Mehmed devri, duraklama dönemine rastlar. Sultan Üçüncü Mehmed, kolayca
üzüntüye kapılır, yemekten, içmekten kesilirdi. Celâlî isyanları ve İran
savaşlarının çok uzun sürmesi onu büyük üzüntü içinde bıraktı. İçkiyi
sıkı bir şekilde yasaklayıp, bütün gizli meyhaneleri kapattırdı.

Erkekçocukları: Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, Selim, Mahmud
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptySalı 19 Tem. - 22:33:04

I. Ahmed (1603 - 1617)

Sultan Birinci Ahmed, 18 Nisan 1590 günü, Manisa'da
doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dir. Iyi bir
tahsil gördü. Arapça ve Farsça'yi mükemmel derecede ögrenmisti. Ok
atmak, kiliç kullanmak, ata binmek gibi savas ve askerlik alanlarinda
çok usta olan Sultan Birinci Ahmed, ava ve cirit oyununa çok düşkündü.
Çok sade giyinirdi. Babası Sultan Üçüncü Mehmed'in vefati üzerine 21
Aralik 1603'te, Eyüb Sultan'da kiliç kusanarak tahta geçti.


Sultan Birinci Ahmed, Kanûnî Sultan Süleyman'dan
sonraki Padişahlar içinde devlet isleriyle yogun sekilde ugrasan ilk
Padişahti. Çocuk denecek yaslarda bile mükemmel kararlar alirdi. Daima
ilim ve irfan sahibi büyük kisilerle birlikte olur ve onlara akil
danisirdi.


Sultan Birinci Ahmed'in hayatinda on dört sayisinin
önemli bir yeri vardir. Çünkü, on dört yasinda Padişah olmus, on dört
yil saltanat sürmüs ve Osmanlı Padişahlarinin on dördüncüsüdür. Dindar
bir Padişah olan Sultan Birinci Ahmed'in Hz.Muhammed'e olan bagliligi o
kadar ilerledi ki, onun ayak izlerinin resmi içine bir siir yazmis ve o
siiri kavugunda ölünceye kadar tasimistir. O siir sudur:

"N'ola tâcim gibi basimda götürsem dâim
Kadem-i resmini ol Hazreti Sâh-i Resûlün
Gül-i gülzâri nübüvvet, o kadem sahibidir
Ahmeda durma yüzün sür kademine ol gülün"
Sultan Birinci Ahmed, yakalandigi tifüs
hastaligindan kurtulamayarak 21 Kasim'i 22 Kasim'a baglayan gece 1617
yılında yirmi seKız yasinda vefat etti.

Erkekçocukları: Ikinci Osman, Dördüncü Murad, Sultan Ibrahim, Bayezid, Süleyman, Kasim, Mehmed, Hasan, Selim, Hanzâde, Ubeyde,
Kızçocukları: Gevherhan Sultan, Ayse Sultan, Fatma Sultan, Atike Sultan

I. Mustafa (1617 - 1618 / 1622 - 1623)

Sultan Birinci Mustafa, 1592 yılında, Manisa'da
doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mehmed, annesi Handan Sultan'dır. Sultan
Birinci Mustafa güzel yüzlü, seyrek sakallı, sarı benizli ve iri gözlü
bir padişahtı. İki defa padişahlık yaptı. Sinirli bir yapıya sahipti.


Sultan Birinci Mustafa, ağabeyi Sultan Birinci
Ahmed'in padişahlığı süresince, on dört yıl sarayın bir odasında hapis
hayatı yaşadı. O devirde bu gerekli görülüyordu. Aksi halde şehzadeler
devlet yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile
geçebiliyor ve devlet birliği tehlikeye düşüyordu. Buna meydan vermemek
için

şehzadeler "izale" olunur veya bir odaya
kapatılırdı. Sultan Birinci Ahmed, tahta geçtiğinde
kardeşini öldürtmemiş, ancak sarayda mahbus tutmuştur. Kafes hayatı
denilen bu süre sonunda Sultan Birinci Mustafa, Osmanlı hanedanının en
büyük erkek evlâdı olması dolayısıyla tahta çıkarılmış fakat kısa sürede
dengesiz hareketleri görüldüğünden ulemâ, asker ve devlet erkânının
ittifakı ile hal (tahttan indirme) edilmiştir. Sultan Genç Osman'ın
tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülûs etmişse de bir
buçuk yıl sonra aklî dengesizliği nedeniyle tekrar tahttan indirilmesi
icab etmiştir.


Sultan Birinci Mustafa ile birlikte kardeş katli
nadiren görülmüş, artık şehzadeler sarayda kafes ardında tahta
geçecekleri günü beklemeye başlamışlardır. Tabii vâlide sultanlar,
şehzade anaları arasında rekabetler başlamış, her biri bir vezire ve
diğer gruplara dayanarak entrikalarla padişah değiştirmeye
çalışmışlardır.


Sultan Birinci Mustafa, dindar bir insandı. Sadaka
vermeyi çok severdi. Hattâ sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için
para atardı. Saraydaki hayatını ibadet ederek, dinî eserler okuyarak
geçiriyordu. Tahta geçmesi için ikinci kez davet edildiği zaman,
odasında Kuran-ı Kerim okuduğunu ve padişahlık istemediğini bildirmişti.


Sultan Birinci Mustafa, ikinci padişahlığının
başlamasından bir buçuk yıl sonra 10 Eylül 1623 tarihinde şeyhülislâm
fetvası ile tekrar tahttan indirildi. Fetvanın gerekçesi olarak da "Aklî
dengesi tam olmayan birisinin halife olamayacağı" gösterildi. Sultan
Birinci Mustafa tahttan indirildikten on altı yıl sonra, 20 Ocak

1639 günü sinir hastalığından Topkapı Sarayında vefat etti.

Genç Osman (1618 - 1622)

Sultan Genç Osman, 3 Kasım 1604 tarihinde,
İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Birinci Ahmed, annesi Mahfirûz Haseki
Sultandır. Mahfirûz Haseki Sultan aslen Rum'dur. Sultan Genç Osman, on
dört yaşında iken, amcası Sultan Birinci Mustafa'nın tahttan indirilmesi
üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Annesi onun yetişmesi için çok titiz
davrandı. Sultan Genç Osman, iyi bir terbiye ve tahsil gördü. Arapça,
Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı dillerini
klâsiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi. Çok güzel bir
yüzü olan Genç Osman zekî, enerjik, atılgan, cesur ve gözü pek bir
padişahtı.


Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından,
Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin ve
Pertev Paşa'nın kızları ile evlendi. Yavuz
Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu.
Kendisine plânlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı. Tarihte eşine az rastlanır
bir şekilde tahtan indirilerek, Yedikule
zindanlarında boğularak şehit edilen Sultan
Genç Osman, babası Sultan Birinci Ahmed'in Sultanahmed Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi.
Tahta çıkar çıkmaz devlet erkânı içindeki üst düzey
yetkilileri değiştiren, müderris ve kadıların atanma yetkilerini
şeyhülislâmdan alan Sultan Genç Osman çok yenilikçi bir padişahtı.

Erkek çocukları: Ömer, Mustafa
Kız çocuğu : Zeynep Sultan

IV. Murad (1623 - 1640)

Sultan Dördüncü Murad, 26 Temmuz 1612 tarihinde,
İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem
Sultan'dır. Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak
yüzlü ve heybetli bir padişahtı. Osmanlı Sultanlarının en
kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözü pek,
cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı.

Sultan Dördüncü Murad, çok iyi cirit ve ok atardı. Bu gücünü katıldığı savaşlarda da gösterdi. Din büyüklerine hürmet eder

Şeyhülislâm Yahya Efendi'ye "Baba" diye
hitap ederdi. İçki ve tütünü yasakladı. Gece sokağa
çıkma yasağı koydu. Arapça'yı ve Batı dillerini çok iyi bilirdi. İlmi
ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider,
onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi. Sultan Dördüncü
Murad döneminin önemli olaylarından biri de

Hezarfen Ahmed Çelebi'nin kanat takarak,
Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçmasıydı.

Sultan Dördüncü Murad, çevresinde olup bitenleri
dikkatle takip eder insiyatifini kullanmakta asla tereddüt etmezdi.
Hükümdarlığının ilk yıllarında annesinin etkisinde kaldıysa da daha
sonra kadınların saltanatına son verdi; hain ve hilekâr sadrazamları
şiddetle cezalandırdı. Memleket meselelerini yakından takip edip,
çözümler üretmeye çalıştı. On yedi yıl hükümdarlık yaptıktan sonra,
içkiye aşırı bağımlılığından dolayı henüz 28 yaşında vefat etti.


Sultan Dördüncü Murad'ın saltanatını iki devreye
ayırmak mümkündür. Henüz on bir yaşında iken tahta geçtiğinden devlet
işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan'ın elinde yürümekteydi. Onunla
birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa'yı askere
parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir.
Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele
geçirmişlerdi. Delikanlılık çağında idareyi bizzat ele aldıktan
sonradır ki Sultan Dördüncü Murad biraz da şiddet yolu ile bütün
zorbaları sindirmiş, tekrar devlet hakimiyetini kurmuştur. Tütün yasağı
bahanesiyle kahvehanelerde toplanan işsiz, güçsüz, zorba takımını
kontrol altında tutmuş, şiddetli ceza ve hattâ idamlarla tekrar idarî ve
adlî nizamı kurabilmiştir.


İbrahim (1640 - 1648)

Sultan Birinci İbrahim, 5 Kasım 1615 tarihinde,
İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem
Sultan'dır. Sultan Birinci İbrahim, uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve
kumral sakallıydı. Annesi onun yetiştirilmesi için çok gayret
göstermişti. Ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın âni vefatı, zaten ölüm
düşünceleriyle harap olmuş Şehzade İbrahim'i çok sarstı ve padişah
olduğuna inanmak bile istemedi. Annesinin ve devlet erkânın
ısrarlarından ve ağabeyi Sultan Dördüncü Murad'ın cenazesini gördükten
sonra ağabeyinin vefatına kesin olarak inandı. Sadrazam Kara Mustafa
Paşa, Taht Odası'na geçen Sultan Birinci İbrahim'in başına

Hırka-i Saadet Dairesi'nden getirilen,
Hz. Ömer'in Sarığı'nı yerleştirdi. Sultan
Birinci İbrahim tahta oturdu ve ellerini açarak dua etti: "Elhamdülillah.
Ya Rabbi! Benim gibi zaif bir kulunu bu makama lâyık gördün. Saltanat
günlerimde milletimi hoş-hâl eyle ve birbirimizden hoşnûd eyle".

Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiği ilk yıllarda
sinir hastalığı yüzünden sık sık kriz geçiriyordu. Ancak, daha sonraki
yıllarda devlet işleriyle bizzat ilgilenmeye başladı. Sultan Birinci
İbrahim, tahta çıktığında soyunun tek şehzadesi o kalmıştı. Bu yüzden
ilk oğlu Şehzade Mehmed (Sultan Dördüncü Mehmed) doğduğunda ülkede
şenlikler düzenlendi (2 Ocak 1642). Sultan Birinci İbrahim, çok cömert
ve lütufkâr bir padişahtı. Fakirlere ve kimsesizlere yardım etmeyi çok
severdi. Çıkardığı fermanlarla açlık ve kıtlığın önlenmesine çalıştı.
Saltanatı sırasında, annesi Kösem Sultan'ın etkisinde çok kaldı. Sekiz
yıl dokuz ay padişahlık yaptıktan sonra, 18 Ağustos 1648 tarihinde,
boğularak öldürüldü.


Sultan Birinci İbrahim hakkında, kendi devrine
kadar uzanan Osmanlı kaynaklarında, aklî dengesinin bozuk olduğuna dair
hiçbir bilgi yoktur. Bu kaynaklar, Sultan Birinci İbrahim'in
özelliklerinden ve yaptığı işlerden övgüyle bahsetmektedir. Sadece son
zamanlarda bazı yazarlar, onun için "Deli" demektedirler. Sultan Birinci
İbrahim'e "Deli" ve "Gaddar" diyen ve adının öyle yayılması için
çalışanlardan bazılarının, Sultan Birinci İbrahim tarafından idam
ettirilen İranlı Şii Emirgûneoğlu'nun adamları olduğu söylenmektedir.


Sultan Birinci İbrahim, tahta geçtiğinde yirmi beş
yaşındaydı. Şehzadeliği sırasında öldürüleceği endişesi ile sinirleri
son derece bozulmuştu. Bu sırada sadrazamlık koltuğunda

bulunan Kemankeş Kara Mustafa Paşa
devlet işlerini en iyi şekilde yürüttü. Kemankeş
Kara Mustafa Paşa, Safeviler'le Kasr-ı Şirin Antlaşmasını imzalayıp,
İstanbul'a geldikten sonra, giriştiği malî işlerde de başarılı oldu.
Ocaklı sayısını indirip maaşlarının düzenli olarak verilmesini sağladı.
Bu olumlu faaliyetler sonunda devlet bütçesi denkleşmiş oldu. Donanma
işleriyle de ilgilenen Kemankeş Mustafa Paşa, her yıl belirli
miktarlarda Kadırgalar yapılıp donatılmalarını sağladı.

Erkek çocukları: Dördüncü Mehmed, İkinci Süleyman, İkinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir, Selim, Murad.
Kız çocukları: Ümmü Gülsüm Sultan, Peykan Sultan, Atike Sultan, Ayşe Sultan, Gevherhan Sultan.


IV. Mehmed (1648 - 1687)

Sultan Dördüncü Mehmed, 2 Ocak 1642'de, İstanbul'da
doğdu. Babası Sultan Birinci İbrahim, annesi Rus asıllı Turhan Hatice
Sultan'dır. Sultan Dördüncü Mehmed, orta boylu, beyaz tenli ve yanık
çehreliydi. Ata çok bindiği için vücudu öne eğikti. Annesi onu çok iyi
yetiştirdi. İyi bir tahsil gördü. Babası Sultan İbrahim'in öldürülmesi
üzerine 8 Ağustos 1648 günü, henüz yedi yaşında iken padişah oldu. Ava
ve edebiyata çok meraklıydı. Ava olan merakı yüzünden tarihte "Avcı
Mehmed" olarak anılır.


İçkiyi yasaklayıp, içki imalâthanelerini
kapattırdı. Sadrazamlığı, Köprülü ailesine vermekle çok isabetli bir
karar aldı. Sultan Dördüncü Mehmed, zamanında Osmanlı Devleti en geniş
sınırlarına kavuştu.


Hayatının büyük bir kısmı saray entrikalarıyla
geçti. İkinci Viyana bozgunundan sonra, ordunun ve devlet erkânının
oybirliği ile, 8 Kasım 1687 günü tahttan indirildi. Bundan sonraki ömrü,
saraydaki bir odada yanına konulan iki cariye ile tam bir hapis hayatı
şeklinde sürdü. 6 Aralık 1693'de Edirne'de vefat etti. Cenazesi
İstanbul'a gönderildi ve Yeni Cami'deki türbesine, annesi Turhan
Sultan'ın yanına defnedildi.


Erkek çocukları : İkinci Mustafa, Üçüncü Ahmed, Bayezid.
Kız çocukları : Hatice Sultan, Safiye Sultan, Ümmü Gülsüm Sultan, Fatma Sultan.
II. Süleyman (1687 - 1691)

Sultan İkinci Süleyman, 15 Nisan 1642'de,
İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci İbrahim, annesi Saliha Dilaşub
Sultan'dır. Orta boylu, kır sakallı, şişman ve halim selim bir
padişahtı. Dindar, dürüst ve akıllı bir insan olan annesi Saliha Dilaşub
Sultan tarafından titizlikle yetiştirildi. Oğluna, gerekli bilgileri
bir yandan kendi veriyor, bir yandan da hocalar tutuyordu.


Hayatının kırk yılını bir dairede hapis geçiren
Sultan İkinci Süleyman cesur, dindar, vatansever, merhametli ve nazik
bir insandı. Rüşvet ve sefahata son derece düşmandı. Padişah olduğu
sırada askerî zorbaların ortalığı karıştırması üzerine onlarla
mücadeleye girişti ve kısmen de olsa asayişi sağladı.


Sultan İkinci Süleyman, dört yıl gibi kısa bir süre
padişahlık yaptı. Bunun son iki yılını yatak hastası olarak geçirdi.
Gün geçtikçe zayıflıyordu. 22 Haziran 1691 günü, Edirne'de vefat etti.
Cenazesi İstanbul'a getirilerek Süleymaniye Camii yanında Kanûnî Sultan
Süleyman türbesine gömüldü.


II. Ahmed (1691 - 1695)

Sultan İkinci Ahmed, 25 Şubat 1643 günü,
İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci İbrahim, annesi Hatice Muazzez
Sultan'dır. Terbiyesi ve tahsili ile annesi meşgul oldu. Arapça ve
Farsça biliyordu. Orta derecede bir tahsil gördü. Devlet işlerini çok
yakından takip eder, hasta bile olsa divan toplantılarına katılırdı.


Sultan İkinci Ahmed, hat sanatında çok ustaydı.
Yazı yazma kabiliyeti çok üstün olan Sultan İkinci Ahmed, birçok Kuran-ı
Kerim yazdı. Şairlere ve şiire çok düşkündü. Üç yıl yedi ay ondört gün
saltanat sürdükten sonra, yakalandığı Siroz hastalığından kurtulamayarak
6 Şubat 1695 günü Edirne'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'a getirilerek
Kanûnî Sultan Süleyman Türbesine defnedildi.

Erkek çocukları: İbrahim, Selim
Kız çocukları: Atike Sultan, Hatice Sultan, Asiye Sultan.

II. Mustafa (1695 - 1703)

Sultan İkinci Mustafa, 6 Şubat 1664 günü,
İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Sultan Dördüncü Mehmed, annesi
Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi Girit asıllıdır. Kuvvetli bir
ilim tahsili yaptı. Tahta geçtiğinin üçüncü günü yapacağı işleri anlatan
bir hatt-ı hümâyûn yayınladı. Yazısında: "Zevk, sefa ve rahatı
kendimize haram eylemişizdir" diyordu. Yine vezirlerinden birine yazmış
olduğu yazı şöyledir: "Bana ağırlık ve hazine lâzım değil. Yerine göre
kuru ekmek yerim. Vücudumu din uğruna harcarım. Sıkıntının her çeşidine
sabrederim. Milletime hizmet tamam olmadıkça, seferden dönmem. Elbette
sefere bizzat kendim giderim".


Erkek çocukları: Birinci Mahmud, Üçüncü Osman, Üçüncü Ahmed, Küçük Ahmed, Hüseyin, Selim, Mehmed, Murad, Osman
Kız çocukları: Ümmügülsüm, Ayşe, Emetullah, Emine, Rukiye, Safiye, Zahide, Atike, Fatma, Zeyneb, Zahide.

III. Ahmed (1703 - 1730)

Sultan Üçüncü Ahmed, 30 Aralık 1673 günü doğdu.
Babası Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır.
Annesi Girit asıllıdır. Sultan İkinci Mustafa'nın öz kardeşi olan
Sultan Üçüncü Ahmed, uzun boylu, kara gözlü, doğan burunlu ve buğday
tenli idi. Son derece zekî, hassas ve zarif bir insandı. İyi bir tahsil
ve terbiye görmüş olan Sultan Üçüncü Ahmed ünlü hocalardan dersler
almıştı.


Sultan Üçüncü Ahmed, ağabeyi Sultan İkinci
Mustafa'nın vefatı üzerine 22 Ağustos 1703 tarihinde otuz yaşında iken
Edirne'de tahta geçti. Osmanlı Devleti açısından önemli bir yere sahip
olan Lâle Devri boyunca padişahlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed, hattat ve
şâirdi. "Necib" mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca musiki ile de yakından
ilgileniyordu. Divan şairlerinden Urfalı Nabi Efendi'nin hem kendisini
hem de şiirlerini çok

severdi.

Gençliği diğer Osmanlı şehzadelerine göre bir hayli
serbest geçti. Şehzadelerin öldürülmesi geleneği kalktığından, rahat
bir hayat sürdü. İstediği her şeyle ilgilendiği için bilgisi de, görgüsü
de arttı. Avrupa'daki gelişmeleri inceleme fırsatı buldu ve matbaanın
Osmanlı Devleti'ne gelmesi için çok çaba sarfetti. Yirmi yedi yıl gibi
uzun bir süre tahtta

kalan Sultan Üçüncü Ahmed, çıkan Patrona Halil isyanı sonunda, 1 Ekim 1730 tarihinde
padişahlıktan çekildi.
Sultan Üçüncü Ahmed'in padişahlığının ilk günleri,
tamamen disiplinden çıkmış yeniçerileri yatıştırma gayretleri ile geçti.
Ancak kendisini padişah yapan yeniçerilere karşı etkili olamadı. Sultan
Üçüncü Ahmed'in sadrazamlığa getirdiği Çorlulu Ali Paşa, ona idarî
konularda yardımcı olmaya çalıştı, hazine için yeni düzenlemelerde
bulundu ve Sultan Üçüncü Ahmed'e rakipleriyle mücadelesinde destek oldu.

Sultan Üçüncü Ahmed zamanında, Rusya ile olan
ilişkilerde gerginlik yaşandı. Bunun sebebi Rusya'nın Orta Asya üzerinde
yayılma siyaseti izlemesi, Balkanlar'daki toplumları slavlaştırmaya
çalışması, açık ve sıcak denizlere inmek istemesiydi.

Erkek Çocukları: Birinci Abdülhamid, Üçüncü
Mustafa, Süleyman, Bayezid, Mehmed, İbrahim, Numan, Selim, Ali, İsa,
Murad, Seyfeddin, Abdülmecid, Abdülmelik

Kız Çocukları: Emine, Rabia, Habibe, Zeyneb,
Zübeyde, Esma, Hatice, Rukiye, Saliha, Atike, Reyhan, Esime, Ferdane,
Nazife, Naile, Ayşe, Fatma, Emetullah, Ümmüselma, Emine, Rukiye, Zeyneb,
Sabiha.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptySalı 19 Tem. - 22:39:32

Osmanlı Padişahları (Biyografi) 2 Devamı














I. Mahmud (1730 - 1754)

Sultan Birinci
Mahmud, 2 Ağustos 1696 günü, İstanbul'da doğdu. Babası Sultan İkinci
Mustafa, annesi Saliha Valide Sultan'dır. Büyük annesi Gülnuş Sultan'ın
sevgi ve ilgisiyle büyüdü. Sekiz yaşından beri kafes hayatı yaşadığı
halde zekâsı, iyi niyeti ve kuvvetli karakteri sayesinde kendini harap
etmekten kurtardı. Küçük yaşlardan itibaren çeşitli hocalardan dersler
aldı.

Tarih, edebiyat ve şiirle meşgul oldu. Özellikle mûsıkî ile uğraştı.
Sultan Birinci Mahmud, 1 Ekim 1730 tarihinde otuzbeş yaşında iken
padişah oldu. Devrindeki en değerli kimseleri seçip iş başına getirdi.
Karakter sahibi, azimli, müşfik, merhametli, dikkatli ve sabırlı bir
insandı. Kendi zevkinden çok milletin refahını düşünerek hareket etti.
Bu sayede babası ve amcasının düştüğü hatalara düşmedi. Hayatının son
iki yılını hasta geçiren Sultan Birinci Mahmud, 13 Aralık 1754 tarihinde
ellidokuz yaşında iken vefat etti. Sultan İkinci Mustafa'nın Yeni
Cami'deki türbesine defnedildi.

III. Osman (1754 - 1757)

Sultan Üçüncü Osman, 2 Ocak 1699 günü, İstanbul'da
doğdu. Babası Sultan İkinci Mustafa, annesi Şehsuvar Valide Sultan'dır.
Şehsuvar Valide Sultan Rus asıllıdır. Tahta çıktığı ellialtı yaşına
kadar sarayda hapis hayatı yaşadığı için sinirli bir yapıya sahipti.
Ancak yine de şefkat ve merhamet sahibi, özellikle yalanı ve rüşveti
sevmeyen bir insandı.


Sultan Üçüncü Osman mûsıkîden nefret ettiği için
bütün müzisyenleri saraydan uzaklaştırdı. Sarayda dolaşırken cariyelerle
karşılaşmak istemediği için ayakkabılarına demir ökçeler taktırmıştı.
Ökçelerden çıkan sesi duyan cariyeler padişahın geldiğini öğrenip yoldan
çekiliyorlardı. İki yıl, on ay, onsekiz gün saltanat sürmüş bu süre
içinde yedi tane veziriazam değiştirmiş, dönemi boyunca içte ve dışta
barış ve huzur yaşanmıştır.

Sultan Üçüncü Osman'ın zaman zaman kıyafet
değiştirerek halkın arasına karıştığı bilinmektedir. 30 Ekim 1757'de
vücudunda çıkan bir çıbanın verdiği hastalıkla vefat etti. Cenazesi,
Yeni Cami'de Sultan Birinci Mahmud'un yanına defnedildi


III. Mustafa (1757 - 1774)

Sultan Üçüncü Mustafa, 28
Ocak 1717 günü, İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Sultan Üçüncü Ahmed,
annesi Mihrişah Sultan'dır. Sultan Üçüncü Mustafa orta boylu, iri gözlü,
yassı burunlu ve siyah sakallı idi. Heybetli ve kuvvetli bir vücuda
sahipti. Çok iyi bir tahsil yaptı. Astroloji ile meşgul oldu. İslâm ve
Osmanlı tarihlerini inceledi.


Sultan Üçüncü Mustafa, son derece
dindar, tutumlu, müşfik, çalışkan ve cömert bir insandı. İki dakika
süren ve İstanbul'un hemen hemen yarıdan fazlasını yıkan büyük depremde
evlerini, yakınlarını kaybeden halka kendi kesesinden yardım etti.
Adaletle hükmeder, haksızlıklara asla göz yummazdı. Yalandan, riyadan ve
rüşvetten nefret ederdi. Asla gurura kapılmaz, büyüklük taslamaz,
yapamayacağı işleri vaadetmezdi.

Sultan Üçüncü Mustafa, yenileşmenin
gerektiği fikrindeydi ve ıslahat yapmak istiyordu. Prusya Kralı İkinci
Frederik'in ıslahat hareketlerini duymuş, Ahmed Resmî Efendi'yi ona
göndermişti. Prusya Kralı İkinci Frederik, Sultan Üçüncü Mustafa'ya
Ahmed Resmî Efendi aracılığı ile başarısının üç altın anahtarı dediği
öğütlerini gönderdi.

- Bol bol tarih okuyun, eski tecrübelerden faydalanın.
- Güçlü bir orduya sahip olmaya çalışın ve barış zamanında askerlerinizi sürekli eğitime tâbi tutun.

- Hazineniz daima parayla dolu bulunsun, ekonomiye önem verin.
Sultan Üçüncü Mustafa, bu öğütleri
dinledikten sonra acı acı güldü. Sonra da "Biz de bunları yapmak
niyetindeyiz, lâkin yolu nedir?" diye mırıldandı. Memleketine en büyük
felâketin Rusya'dan geleceğini düşünüyordu. Müdafaa için geceli gündüzlü
çalışarak her türlü hazırlığı yaptı. Savaşlarda kullanılmak üzere
hazineyi altınla doldurdu.


Süveyş Kanalını bile açtırmayı
düşünüyordu. Fakat iş başına getireceği yetenekli devlet adamlarının
olmaması onu üzüyordu. Rus Savaşı sırasında üzüntüsünden hastalandı ve
kalp yetmezliğinden dolayı 21 Ocak 1774 günü vefat etti.


Sultan Üçüncü Mustafa, orduda bir
yenileşme gerektiği fikriyle hareket ediyordu. Askerlere eğitim
kuralları getirdi. İtirazlara aldırmadan tüfeklere süngü taktırdı. Yeni
bir tophane kurdurup güçlü toplar döktürdü. Bahriye, istihkâm ve topçu
okulları açtı. Yaşlı subaylara bile eğitim mecburiyeti getirdi. Ordudaki
ıslahat konusunda Baron de Tott adlı Macar uyruklu Fransız'dan çok
yararlandı. Baron de Tott, Osmanlı topçu sınıfını yeniden ele alıp
modernize etti ve askere Avrupa usûlü eğitim yaptırdı.

Sultan Üçüncü Mustafa şair bir
padişahtı. Cihangir mahlasıyla yazdığı şiirleri çok meşhurdur. Şiirlere
"el-fakir Mustafa Han-ı Sâlis" şeklinde imza atardı. Şiirlerinden
birisinde şöyle der:

Yıkılupdur bu cihan sanmaki bizde düzele
Devlet-i çerh-i denî verdi kamu müptezele
Şimdi ebvâb-ı saadetle gezen hep hezele
İşimiz kaldı heman merhamet-i Lem Yezel'e.

Erkek çocukları: Üçüncü Selim, Mehmed
Kız çocukları: Şah Sultan, Fatma Sultan, Bekhan Sultan, Fatma Sultan, Hibetullah Sultan

I. Abdülhamid (1774 - 1789)

Sultan Birinci Abdülhamid, 20
Mart 1725 tarihinde, İstanbul'da doğdu. Babası Üçüncü Ahmed, annesi
Rabia Şermi Sultandır. Annesi ona kuvvetli bir tahsil yaptırdı.
Zamanındaki mevcut tarihlerin hepsini gözden geçirdi. Hat sanatı ile de
meşgul oldu. Merhametli, nazik ve saf bir insan olarak tanınıyordu.
Saltanatı süresince birçok ıslahat ve imar hareketlerinde bulundu.
Devlet işleriyle daima yakından ilgilendi. Her sorun hakkında fikir ve
görüşlerini vezirlerine bildirirdi. Yetenekli vezirler atamaya çalıştı.
Halka karşı daima şefkatli ve ılımlı davrandı.


Sultan Birinci Abdülhamid henüz
tahta geçmişti ki, kendisinden cülûs bahşişi istendiğini duydu.
Kaşlarını çatıp sertleşen Sultan Birinci Abdülhamid şöyle dedi:
"Hazinede bahşiş yoktur, bundan böyle cülus bahşişi verilmeye! Asker
evlâtlarımıza fermanımız duyurula!". Askerler bir parça söylendilerse
de, işi daha fazla ileriye götürmeden dağıldılar.


Sultan Birinci Abdülhamid, siyasî ve
askerî ıslahatlara girişti. Avrupaî tarzda mektepler açtı. Yeniçeri
ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı. Sürat
Topçuları Ocağı'nı kurdurdu, Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz
yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten
Sadrazam Halil Hamid Paşa, menfaatleri bozulanlar tarafından padişaha
şikâyet edildi. Halil Hamid Paşa, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen,
bu konuda yanıltılan Sultan Birinci Abdülhamid'in emriyle idam edildi.


Sultan Birinci Abdülhamid, bütün
başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve
gayreti ile anıldı. 1782 yılı yazında İstanbul'da çıkan yangında itfaiye
işlerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgi ve takdirini de
kazanmıştı.


Dindarlığı ve iyiliği sebebiyle
halkın "velî" olarak gördüğü Sultan Birinci Abdülhamid, onbeş yıl iki ay
onyedi gün süren saltanattan sonra, 1789 yılı Nisan ayında 64 yaşında
vefat etti. Cenazesi Bahçekapı'da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.

Erkek Çocukları : Dördüncü Mustafa, İkinci Mahmud, Murad, Nusret, Mehmed, Ahmed, Süleyman.
Kız Çocukları : Esma, Emine, Rabia, Saliha, Alimşah, Dürrüşehvar, Fatma, Melikşah, Hibetullah Zekiye.

III. Selim (1789 - 1807)

Sultan Üçüncü Selim, 24
Aralık 1761 tarihinde, İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Üçüncü Mustafa,
annesi Mihrişah Sultan'dır. Annesi Gürcü asıllıdır. Kâhinlere inanan
babası Sultan Üçüncü Mustafa, onların yeni doğan oğlu Selim'in eşsiz bir
cihangir olacağını söylemeleri üzerine, büyük bir sevince kapılmış,
yedi gün yedi gece bayram yapılmasını emretmiştir.


Sultan Üçüncü Selim, doğum günündeki
bu hava içinde büyüdü. Sarayda çok güzel bir şekilde yetiştirildi.
Sultan Üçüncü Mustafa, kendisinden sonra oğlu Sultan Üçüncü Selim'in
padişah olmasını istemişti. Ancak, babasından sonra padişahlığa amcası
Sultan Birinci Abdülhamid getirildi. Sultan Birinci Abdülhamid, Sultan
Üçüncü Selim'i sarayda göz önünde bulunduruyor, ancak yine de onun
eğitimine önem veriyordu. Amcası Sultan Birinci Abdülhamid'in ölümü
üzerine, Sultan Üçüncü Selim 7 Nisan 1789 günü, 28 yaşındayken Osmanlı
tahtına oturdu.


Sultan Üçüncü Selim, edebiyata ve
güzel yazı yazmaya çok meraklıydı. Yazmış olduğu hat ve levhalardan
bazıları cami ve türbelere asılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi
konuşuyordu. Merhametli bir insan olan Sultan Üçüncü Selim ciddi bir
eğitim görerek yetişti. İyi bir şâir, tamburî, neyzen ve hânende idi.
Bestekâr da olan Sultan Üçüncü Selim, güzel sanatlara düşkün ve açık
fikirliydi, ancak zaafa varacak kadar yumuşak karakterliydi ve Osmanlı
Devleti'nde batıcılığın yerleşmesini istiyordu.


Sultan Üçüncü Selim tahta çıktığı
zaman, halk ona büyük ümitler bağladı. Halk genç hükümdarın, Osmanlı
Devleti'ni o eski güçlü ve ihtişamlı devirlerine geri döndüreceğini
düşünüyordu.

Sultan Üçüncü Selim, 29 Mayıs 1807
tarihinde Osmanlı padişahlığını Şehzade Mustafa'ya terk ettikten sonra
bir yıl iki ay daha yaşadı. Alemdar Mustafa Paşa Olayı sırasında yeni
padişahın adamları tarafından, 28 Temmuz 1808 tarihinde öldürüldü.
Cenazesi, Lâleli Camii avlusunda babası Sultan Üçüncü Mustafa'nın yanına
defnedildi.


IV. Mustafa (1807 - 1808)

Sultan Dördüncü Mustafa, 8
Eylül 1779 günü, İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Abdülhamid,
annesi Nüketseza Kadın Sultan'dır. Annesi Nüketseza Kadın Sultan, Sultan
Dördüncü Mustafa'nın iyi bir tahsil yapması için çok çaba harcadı.
Ancak hırslı, kurnaz ve asabî bir insan olan Sultan Dördüncü Mustafa,
eğitim ve öğrenimden çok zevk ve sefa içinde yaşamaya önem verdi.


Kabakçı Mustafa İsyanı sonunda,
tahttan indirilen amcazâdesi Sultan Üçüncü Selim'in yerine, 29 Mayıs
1807 günü tahta çıktığında yirmisekiz yaşındaydı. Sultan Dördüncü
Mustafa'nın şehzadeliği boyunca, kendisine bir evlât gibi davranan
Sultan Üçüncü Selim aleyhinde isyancılarla işbirliğine girmesi ve onun
öldürülmesi için emir vermesi, karakteri hakkında fikir vermektedir.


Tahta çıktığında devletin merkezî
otorite ve hakimiyeti gittikçe zayıflıyor, Sultan Üçüncü Selim ve
Nizam-ı Cedid yandaşları yakalandıkları yerde öldürülüyordu. Sultan
Dördüncü Mustafa'nın tahta çıkmasını sağlayan Kabakçı Mustafa ve
yandaşları devlet yönetiminde etkin rol oynuyor, kendi adamlarını önemli
mevkilere getiriyorlardı.


Osmanlı Devleti, bu isyandan sonra
yeniçerilere çok büyük tavizler verdi. Ancak yeniçerilerin istekleri
hiçbir zaman bitmedi. Hatta Osmanlı tarihinde hiç görülmemiş bir
antlaşma yapıldı. Kabakçı Mustafa isyanında baş rol oynayan yeniçeri
ağalarının, kendilerini sağlama almak için yaptıkları bu antlaşmaya
göre, yeniçeriler devlet işlerine karışmayacak ve Osmanlı Devleti bu
isyandan dolayı Yeniçeri ocağını sorumlu tutmayacaktı.

Sultan Üçüncü Selim taraftarları, bu
karışık ortam içinde Rusçuk âyânı Alemdar Mustafa Paşa'ya
sığınmışlardı. Alemdar Mustafa Paşa Osmanlı-Rus savaşları sırasında
büyük başarılar göstermiş ve ordu mensuplarının sempatisini kazanmıştı.


Sultan Dördüncü Mustafa hat
sanatıyla uğraştı. Gayet güzel yazıları vardır. Osmanlı hanedanından
Sultan Beşinci Murad'dan sonra en az padişahlık yapanlardan birisidir.

Kız çocukları: Emine Sultan

Kaynak: TTK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptySalı 19 Tem. - 22:40:05


II. Mahmud (1808 - 1839)

Sultan İkinci Mahmud, 20 Temmuz 1785
tarihinde, İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Birinci Abdülhamid, annesi
Nakşidil Valide Sultan'dır. Orta boylu, geniş omuzlu, beyaz sakallı,
zarif ve sevimli yüzlüydü. Diğer Osmanlı padişahları gibi kuvvetli bir
tahsil gördü. Öğrenimi ile, Sultan Üçüncü Selim, padişahlığı sırasında
bizzat meşgul olmuştu.


Cesur, temkinli, sabırlı ve azimli
bir kişiliğe sahip olan Sultan İkinci Mahmud, Alemdar Mustafa Olayı
sonrasında, 28 Temmuz 1808 tarihinde tahta çıktığında yirmi üç
yaşındaydı. Zekî ve bilgili bir insan olan Sultan İkinci Mahmud,
Avrupa'daki yenileşme hareketlerini benimsemişti. Adalet işlerine
gereken önemi verdi, yeni kanun ve tüzükler hazırlattı ve bu sebeple
kendisine "Adlî" ünvanı verildi.


Şiiri, edebiyatı ve bilimi seven,
halk arasında dolaşmayı ve onların dertlerini dinlemeyi gerekli gören
Sultan İkinci Mahmud, Osmanlı Devleti'ni gerek sosyal bakımdan, gerekse
uygarlık açısından ileri bir ülke yapmaya çalıştı. Sultan İkinci Mahmud,
yakalandığı verem hastalığından kurtulamayarak, 1 Temmuz 1839 günü,
dinlenmek için gittiği kardeşi Esma Sultan'ın Çamlıca'daki köşkünde,
elli dört yaşında vefat etti. Büyük bir cenaze töreni ile halkın
gözyaşları arasında Divan Yolu'ndaki türbesine defnedildi.


Erkek çocukları: Abdülmecid,
Abdülaziz, dört tane Ahmed isimli Şehzade, Bayezid, Abdülhamit,
Süleyman, Mehmed, Murad, Nizameddin, Mehmed, Abdullah, Osman

Kız çocukları: Emine Sultan, Hamide
Sultan, Hayriye Sultan, Şah Sultan, Saliha Sultan, Ayşe Sultan, Atike
Sultan, Fatma Sultan, Münire Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan,
Adile Sultan.


Abdülmecid (1839 - 1861)

Sultan Abdülmecid, 25 Nisan 1823
günü doğdu. Babası Sultan İkinci Mahmud, annesi Bezm-i Âlem Valide
Sultan'dır. Sultan Abdülmecid, babasının arzusu yönünde bir eğitim ve
terbiye gördüğü için ıslahatçı fikirlere sahipti. Batı âlemine karşı
hayranlık besliyordu. Babasının vefatı üzerine, henüz 17 yaşında iken
Osmanlı tahtına oturdu. Devletin ilerleyişi için Avrupaî hayat tarzının
ülke çapında yaygınlaştırılmasını istedi. Saltanatının henüz dördüncü
ayında ilân ettiği Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu sebebiyle Tanzimat Dönemi
padişahı olarak şöhret bulmuştur.


Sultan Abdülmecid, batılı yazarların
takdir ve sevgiyle andıkları bir padişahtı. Âdil, merhametli,
ıslahatçı, yenilikçi bir insan olan Sultan Abdülmecid, çok genç
yaşlardan itibaren içki kullanmaya başladı. 25 Haziran 1861 tarihinde,
39 yaşında iken İstanbul'da veremden dolayı vefat eden Sultan
Abdülmecid, Yavuz Sultan Selim'in türbesi yanındaki mezarına defnedildi.


Sultan İkinci Mahmud, ölüm döşeğinde
iken, Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanmış olan Kavalalı Mehmed Ali
Paşa, Osmanlı kuvvetlerini Nizip'te yenilgiye uğratmıştı. Sultan
Abdülmecid böyle karmaşık bir ortamda tahta çıktı. Mısır Sorunu, Rus
donanmasının Hünkâr İskelesi Antlaşmasına uyarak İstanbul'a gelmesi
üzerine bir Avrupa sorunu haline geldi.


Başta İngiltere, Avusturya, Prusya
ve Rusya olmak üzere Avrupalı devletler Osmanlı Devleti ile Mısır Valisi
Kavalalı Mehmed Ali Paşa arasındaki Mısır sorununu çözmek için bir
konferans düzenlediler. Avrupa Devletleri, Mısır'da güçlü bir yönetim
istemiyorlardı. Kavalalı Mehmed Ali Paşa'ya karşı Osmanlı Devleti'nin
tarafını tuttular ve bu ortamda Londra Sözleşmesi imzalandı (1840).


Buna göre; Mısır Osmanlı Devleti'ne
bağlı kalacak, ancak yönetimi Mehmed Ali Paşa ve oğulları yürütmeye
devam edecekti. Mısır ****en bin altın vergi ödeyecekti. Suriye, Adana
ve Girit tekrar Osmanlı yönetimine bırakılıyordu.

Hünkâr İskelesi Antlaşmasının süresi
bitince, Londra'da yeniden bir konferans düzenlendi (1841). Toplantıya
Osmanlı Devleti'nden başka Rusya, Fransa, İngiltere, Prusya ve Avusturya
katıldı. Konferansta alınan kararlara göre, Boğazlar'da egemenlik hakkı
Osmanlı Devleti'ne ait olacak, ancak barış döneminde hiçbir savaş
gemisi Boğazlar'dan geçmeyecekti.


Bu antlaşma ile Fransa ve İngiltere
Akdeniz'deki güvenliklerini sağlamış oluyorlar, Osmanlı Devleti'nin
Boğazlar üzerindeki kayıtsız şartsız haklarına kısıtlama geliyordu.
Rusya ise Hünkâr İskelesi Antlaşması ile Boğazlar üzerinde sağladığı
üstünlüğü kaybetmiş oluyordu.


Abdülaziz (1861 - 1876)

Sultan Abdülaziz 8 Şubat 1830
tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan İkinci Mahmud, annesi
Pertevniyal Valide Sultan'dır. Elâ gözlü, beyaza yakın kumral tenli,
sert bakışlı ve top sakallıydı. Ağabeyi Sultan Abdülmecid'in vefatı
üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çıktığında 31 yaşındaydı. Müsrif bir
padişah olarak tanınmasına rağmen, çok sade giyinir, sarayda terlik ve
entari ile dolaşırdı. Babası öldüğü zaman dokuz yaşlarındaydı. Ancak
ağabeyi Sultan Abdülmecid, onun eğitimine gerektiği gibi dikkat etti.
Şehzadeliği sırasında rahat ve korkusuz bir hayat sürdü. Çok iyi
Fransızca konuşurdu. Şiire ve müziğe de ilgisi vardı. Kendine ait
besteleri vardır. Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan
Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin plânını bizzat
kendisi çizmişti. Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle
güreşmeyi çok severdi. Güçlü, kuvvetli ve pehlivan yapılıydı. En iyi
pehlivanlarla güreşir ve sırtlarını yere getirirdi.


V. Murad (30 Mayıs 1876 - 31 Ağustos 1876)

Sultan Beşinci Murad 21 Eylül 1840
tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Şevk-Efza
Kadın Efendi'dir. Annesi Çerkezdir. Sultan Beşinci Murad, çocukluğunda
ve gençliğinde iyi bir eğitim gördü ve Fransızca öğrendi. Okumaya çok
meraklı olduğundan dolayı, Fransa'dan kitaplar getirtir ve sürekli
olarak okurdu. Edebiyata karşı çok ilgiliydi. Aralarında Ziya Paşa ve
Namık Kemal'in de olduğu devrin bir çok şairi ile yakın dostluk
kurmuştu. Yabancı kültürlerin etkisi altında kalan Sultan Beşinci Murad,
piyano çalardı. Batı müziği stilinde besteler bile yapmıştır. Avrupalı
prenslerle dost olmuş, onlarla mektuplaşmış olan Sultan Beşinci Murad,
yerli ve yabancı gazeteleri yanından eksik etmezdi.

Sultan Abdülaziz ile beraber çıktığı
Avrupa seyahati sırasında Avrupa'yı yakından görüp hayran kalmış olan
Sultan Beşinci Murad, bu gezi sırasında İngiltere'de tanıştığı Gal
Prensi (sonradan İngiltere Kralı olan VII.Edward) ile yakın bir dostluk
kurdu. Gal Prensinin tesiri altında kalıp mason olan Sultan Beşinci
Murad, çok müsrif ve ihtiras sahibi bir insandı. Padişah olmak için
amcasının ölümünü beklediğini açıkça söylerdi.

Sultan Beşinci Murad, tahttan
indirilen Sultan Abdülaziz'in yerine 30 Mayıs 1876'da padişah oldu.
Ancak, Osmanlı Devleti'ni kurtarmak için meşrutiyetin kurulmasını
isteyen, bu düşünce ile tahta güvendikleri bir hükümdar getiren
aydınların umudu yine kırılmıştı. 93 gün kaldığı Osmanlı tahtından 31
Ağustos 1876 günü indirildi. 28 yıl daha sarayda yaşayan Sultan Beşinci
Murad, 29 Ağustos 1904 tarihinde vefat etti ve annesi Şevk-Efza Kadın
Efendi'nin Yeni Cami'deki türbesine defnedildi.


II. Abdülhamid (1876 - 1909)

Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül
1842 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Tir-i
Müjgan Kadın Efendi'dir. Annesi Çerkezdir. Sultan İkinci Abdülhamid çok
küçük yaşta iken annesini kaybettiği için öksüz büyüdü ve onu üvey
annesi Piristu Kadın yetiştirdi. Çocukluğunda çok zayıf bir bünyeye
sahip olan Sultan İkinci Abdülhamid sık sık hasta olurdu. Babasının
padişahlığı sırasında bu durumu yüzünden özel ilgi gördü. Çok hoşgörülü
bir ortamda büyüdü. Kültür derslerinin yanında musiki dersleri aldı ve
piyano çalmayı öğrendi.


Bekârlığı sırasında çok serbest bir
hayat yaşayan Sultan İkinci Abdülhamid, evlendikten sonra tüm boş
zamanını ailesiyle, çocuklarıyla geçirmeye başladı. Sultan İkinci
Abdülhamid, yıkılmak üzere olan Osmanlı Devleti'ni uyguladığı
politikalarla 33 yıl ayakta tutmayı başarmış bir padişahtır.

Hayırsever ve cömert bir insan olan
Sultan İkinci Abdülhamid, sıradan bir vatandaş gibi yaşardı. Yunan
seferi sırasında, kendisine hazinede yeterli para bulunmadığı
söylenince, atalarından kalma şahsî servetinden masrafları karşılamış,
bunu devletten geri almamıştı.


Boş vakitlerini marangozhanede
geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire
fukaraya dağıttırırdı. Son derece şefkatli bir insan olan Sultan İkinci
Abdülhamid'in kendisini öldürmek isteyenleri bağışlaması, dünya siyaset
tarihinde ender rastlanan bir olaydır. Sultan İkinci Abdülhamid, kültüre
önem vermiş ve eğitim konusunda hizmet verecek birçok mekân
yaptırmıştır.


Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve
Ziraat Okulları kuran Sultan İkinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli
okullar, dilsiz ve kör okulları, kız meslek okulları da yaptırmıştır.
Vilâyetlere liseler, kazalara ortaokullar kurmuş, ilkokulları köylere
kadar ulaştırmıştır.


İstanbul'da Şişli Etfal
Hastahanesi'ni ve Dârülaceze'yi kendi şahsi parasıyla yaptırdı. Hamidiye
adı verilen içme suyunu borularla İstanbul'a getirtti. Karayollarını
Anadolu içlerine kadar uzatan Sultan İkinci Abdülhamid, Bağdat'a ve
Medine'ye kadar da demiryolları döşetmiştir. Büyük şehirlere atlı
tramvay hatları yaptırmıştır.


Mehmed Reşad (1909 - 1918)

Sultan Mehmed Reşad 2 Kasım
1844 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi
Gülcemal Kadın Efendi'dir. Annesi Çerkezdir. Çocukluğu, padişah olan
babasının yanında geçti. Eğitim ve öğrenimine gereken önem gösterildi.


Sultan Mehmed Reşad, amcası Sultan
Abdülaziz zamanında rahat bir şehzadelik yapmasına rağmen ağabeyi Sultan
İkinci Abdülhamid zamanında sarayda hapis hayatı yaşadı. Veliaht olduğu
için devamlı kontrol altında tutuluyordu. Sultan Mehmed Reşad günlerini
haremde geçirir, şiir ve kitap okurdu.


Sultan Beşinci Mehmed Reşad, İttihat
ve Terakki partisinin desteğiyle tahta çıktığında 65 yaşındaydı. Sultan
İkinci Abdülhamid'in padişahlığı sırasında devlet işleriyle yeterince
ilgilenmemişti. Padişahlığı sırasında yönetim daha çok İttihat ve
Terakki partisinin ileri gelenlerinden Enver Paşa, Talat Paşa ve
Cemal Paşa'nın eline geçmişti.


Mehmed Vahdeddin (1918 - 1922)

Sultan Mehmed Vahdeddin otuz
altıncı ve son Osmanlı padişahıdır. Babası Sultan Abdülmecid, annesi
Gülistu Kadın Efendi'dir. 2 Şubat 1861 tarihinde İstanbul'da doğdu.
Babası Sultan Abdülmecid, Sultan Mehmed Vahdeddin doğduğu yıl, annesi
Gülistu Kadın Efendi de, o henüz çok küçükken vefat etmişlerdi. Çocuk
denecek yaşlarda hem öksüz, hem yetim kalan Sultan Mehmed Vahdeddin,
babası Sultan Abdülmecid'in kadınlarından Şayeste Kadın tarafından
büyütüldü.


Sultan Abdülaziz'in saltanatı
sırasında henüz bir çocuk olduğu için serbest yetişti. Eğitim ve
öğrenimi ile ağabeyi Sultan İkinci Abdülhamid henüz padişah değilken
bile yakından ilgilendi. Sultan İkinci Abdülhamid, saltanat yıllarında
da bu tutumunu değiştirmedi, ona hep değer verdi ve onu korudu. Bu
yüzden ağabeyinin saltanat yıllarında rahat bir hayat yaşadı.


Sultan Mehmed Vahdeddin, çok okurdu,
okuduğunu iyi anlardı. Özellikle fıkha ait eserler ilgisini çekmişti.
Kitabeti ve imlâsı düzgündü. Zekî bir insandı, fikirlerini kâğıt üstüne
aktarmakta zorluk çekmezdi. Çok nazik bir insan olan Sultan Mehmed
Vahdeddin, Viyana seyahati sırasında hem yanındakileri hem de
yabancıları nezaketine hayran bırakmıştı. Az konuşur, daha çok dinlemeyi
sever ve birisini dinlerken pür dikkat kesilirdi.


Sultan Mehmed Reşad, padişah olduğu
zaman, yaş bakımından Sultan Mehmed Vahdeddin'den daha büyük olan Sultan
Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin veliaht idi. Yusuf İzzeddin'in ölümü
üzerine veliahtlığa Sultan Mehmed Vahdeddin getirildi.


Veliaht olarak bulunduğu yıllarda,
Birinci Dünya Savaşı çıktı. Savaş sırasında Osmanlı Devleti'nin veliahtı
olarak Almanya'ya resmî bir gezi yaptı. Bu seyahatinde yanında Mustafa
Kemal de bulunudu. Sultan Mehmed Reşad'ın ölümü üzerine, Sultan Altıncı
Mehmed Vahdeddin sanı ile padişah oldu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
SALİH
Süper Mod.
Süper Mod.
SALİH


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 121
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 172
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 2
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 30/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : єѕкιşєнιя
<b>Lakap</b> Lakap : zαнмєтℓι

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptyÇarş. 3 Ağus. - 21:04:05

Çok güzel. IV. Murat'ı araştırıp bir kağıda not almak yaz ödevimdi. Sayende onuda yaptım. Çok sağol Tuncay kardeş Wink
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sahra
ForumSahraSiteSahibi
ForumSahraSiteSahibi
Sahra


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 428
<b>Tecrübe</b> Tecrübe : 1091
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 29
<b>Kayıt Tarihi</b> Kayıt Tarihi : 07/07/11
<b>Yaş</b> Yaş : 31
<b>Nerden</b> Nerden : Bilmem
<b>Lakap</b> Lakap : gececi

Osmanlı Padişahları (Biyografi)  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Padişahları (Biyografi)    Osmanlı Padişahları (Biyografi)  EmptyCuma 5 Ağus. - 14:23:33

SALİH demiş ki:
Çok güzel. IV. Murat'ı araştırıp bir kağıda not almak yaz ödevimdi. Sayende onuda yaptım. Çok sağol Tuncay kardeş Wink

ne demek görevimiz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sahra.forumdizini.com
 
Osmanlı Padişahları (Biyografi)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SahraForumDizini :: Forum Genel :: Genel Kültür-
Buraya geçin: